5 Şubat 2012 Pazar

Etkinlik Treni

                                     PARMAK BOYASI




YIRTMA-YAPIŞTIRMA



KOLAJ-KESME YAPIŞTIRMA





KATLAMA YAPIŞTIRMA





Çocuk Beslenmesi sayfa 45 Araştırma

Hamile Kadın Nasıl Beslenmeli?
* Kalsiyumun zengin kaynağı olan süt, yoğurt ve peynir düzenli tüketilmelidir.
*Su tüketimi on bardağın altına inmemelidir.
*Her gün bir adet yumurta veya bir porsiyon etli sebze veya kurubaklagil yemeği yemeye özen gösterilmelidir.
*Kurubaklagil, bulgur karışımı yemekleri, C vitamininden zengin sebze ve meyvelerle birlikte sık sık tüketilmelidir.
*Taze sebze ve meyveler tüketilmelidir. Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyva suları, ayran, bitki çayları, meyvanın kendisiyle yapılmış kompostolar, içecek olarak tercih edilmelidir. Kilo kontrolü için meyvanın kendisi tercih edilmelidir.
*Kuru meyveler ve kuruyemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minarellerden zengin olduğu için beslenmede uygun şekilde, alınan kilo kontrol edilerek tüketilmelidir.
*Yemeklerde muhakkak iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerle yeterli alınamıyan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer.
*Pekmez demir minerali içeriğine sahip bir besindir. Şeker yerine tatlı olarak tercih edilmeli, böylece kansızlığa karşı önlem alınmış olur.
*Yenilen yiyeceklerin besleyici değerini korumak ve özellikle anemiyi(kansızlığı) önlemek açısından yemeklerle birlikte çay, kahve içilmemeli, yemek yedikten 1-2 saat sonra açık olarak içilmeli, içecek olarak ıhlamur, nane, papatya gibi bitki çayları tercih edilmelidir.

Çocuk Ruh Sağlığı sayfa 55'teki Araştırma Ödevi

     AİLE TUTUMLARI VE ÇOCUK GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ Eğitimciler çocukların gelecekte uyumlu ve başarılı olabilmeleri için en sağlıklı eğitim yollarının geliştirilmesi çabası içindedirler. Her ne kadar kişilik gelişiminin insanın yaşamı boyunca süregeldiğini kabul etsek de, kişilik gelişmesi ve yapılanmasında temelin çocukluk döneminde atıldığı gerçeği geçerliliğini korumaktadır. Sosyal uyum üzerine yapılan çalışmalar, ailenin çocuk üzerindeki ilk etkilerinin son derece önemli olduğunu göstermiştir. Anne-babanın ve ailenin diğer bireylerinin çocukla olan etkileşimi, çocuğun aile içindeki yerini belirlemektedir. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşımaktadır. Okul öncesi dönemde çocuk, sosyal birey olmayı öğrenirken aynı zamanda özdeşim yapacağı bir modele gereksinim duyar. Kişilik oluşumu için gerekli olan özdeşim, büyük olasılıkla aile içindeki yakın bir üye ile gerçekleşmektedir. Genellikle özdeşim nesnesi anne-baba olmaktadır, fakat ağabey, teyze, hala, dayı ya da amca gibi aile içinden bir erişkin de özdeşim nesnesi olabilir. Bu üyelerin bozuk bir kişilik yapısına sahip olması halinde, olumsuz davranış örneğinin çocuğa yansıma olasılığı artmaktadır. Çocuk yetiştirmede ve ailenin çocuğa karşı tutumlarını belirlemede, anne-baba tarafından çocuğun gelişim dönemlerinin özelliklerinin neler olduğunun bilinmesi çok önemlidir. Çocuk erişkinin küçük bir modeli değildir. Çocuğu erişkinden ayıran bir çok özellik vardır: çocuğun kanıtlanabilir en güçlü tarafı ve üstünlüğü öğrenme güdüsüdür. Çocuk, Montessorinin "emici zihin" diye adlandırdığı bir yetiye sahip olarak doğar. Kültür, töre, ülkü, duygu, davranış ve inançların "emilip" benimsenmesi, çocuğun doğumuyla altı yaşı arasındaki "emici zihin" döneminde gerçekleşir. Anne-babanın çocuğa ilişkin tutumlarını değerlendirirken, aile içindeki ilişki dinamiğini gözden geçirmek gerekir. Üç çocuk, anne ve babadan oluşan 5 kişilik bir ailede aile içi etkileşiminin kaç çeşit olduğu teke tek ilişkiler formulü ile saptanabilir: 5 kişilik bir ailede 20 çeşit ilişki mevcutdur. Bu, herkesin kendisinden başka 4 kişi ile ilişkiye girdiği anlamına gelir. Bu ilişkiler çift yönlüdür. Gerçekte ilişkiler daha karmaşıktır. Yani; anne, anne olarak çocukları ile ilişkide, anne ve baba işlevleri gereği çocuklarla ilişkide, kızlar ve erkekler birbirleriyle ilişkide gibi değişik ve karma ilişkiler vardır.120 çeşit ilişki aile içinde vardır. Beş kişilik aile, 6 kişi olsa, yani bir çocuk daha eklense, ilişki sayısı 720’e çıkar. Yani aile, ilişkiler yumağı şeklinde gözlemlenir. Olumlu veya olumsuz herkes birbiriyle ilişkidedir. Aile üyelerinden başarısı veya başarsızlığı herkesi etkiler. Aile içindeki çatışmalar (kardeşler arası, anne-baba, anne-çocuk veya baba-çocuk çatışması vb) da aile içindeki herbir bireyi etkiler.

Türkiye’de Boşanma Oranlarının En Yüksek Olduğu İlk 10 Şehir

1
    Bir yandan evlenenler diğer yandan da boşanan çiftler paralel bir hızla yükselişte. Kuşkusuz Türk kadının maddi gücünü eline alması boşanmaların artmasındaki en önemli faktör. Ege bölgesi ise Türkiye genelinde boşanma oranlarının en yüksek olduğu yer.  İzmir de başı çekiyor (2.5) . E tabi Türkiye’nin en modern şehri İzmir’den de başka bir şey beklenemezdi. Ne demişler “İzmir’in kızları da havası gibidir”. Belki de aslında sorun erkeklerinin de böyle olmasıdır. Sonuçta 1 ipte 2 cambaz oynamaz. Türkiye İstatistik kurumunun verilerine göre en az boşanma oranın gerçekleştiği şehirler yüzde 0,2 ile Van, Muş, Bitlis ve Hakkari olarak gösteriliyor. Bunun nedeni de çok açık değil mi sizce? Acaba çilekeş Anadolu kadınları evliliklerinde çok mutlu oldukları için mi boşanma oranları bu kadar düşük?  Peki Dünya sıralamasında en yüksek boşanma oranlarının görüldüğü Malezya’da devletin boşanmaları engellemek için uyguladığı politikayı bilen var mı? Malezya hükümeti boşanma davası açmış çiftleri 440$ karşılığında ücretsiz 2. balayına göndererek onlara 2. bir şans tanıyor. Başta  İzmir’e uygulanması gereken dahice bir fikir!

10-ÇANAKKALE
9-BURDUR
8-ISPARTA
7-ANTALYA
6-ANKARA
5-MUĞLA
4-DENİZLİ
3-İSTANBUL
2-AYDIN
1-İZMİR

Gelişim Alanları sayfa 105 Etkinlik (Yaratıcılık hikayesi)

   6 yaşındaydım. Anasınıfına gidiyordum. Okulda mutluluk konulu bir resim çiziyorduk. Herkes gülen çocuk, mutlu aile resmi çizerken ben mutlu bulut, çiçek, ağaç çizmiştim. Çizdiğim resmi arkadaşlarıma gösterdiğimde hiçbiri beğenmedi. Bütün arkadaşlarım gülen ve gözleri olan bulutun, ağaçların olamayacağını söylediler. Çok üzülmüştüm. Resmi öğretmene göstermeden katlayıp cebime koydum ve mutlu aile resmi çizdim. Aradan 4 yıl geçti. Artık ilkokula gidiyordum. Öğretmenimiz mutluluk konulu bir resim çizmemizi istedi. Aklıma o gün çizdiğim resim gelmişti. Bu sefer o resmi çizmiştim. Resmimi bitirdikten sonra öğretmenin yanına giderek resmimi gösterdim. Öğretmenim resmimi çok beğendi ve alıp sınıf panosuna astı. Bir yandan mutluyken bir yandan da arkadaşlarımın yaratıcılığımı önlemesine izin verdiğim için pişmandım.

Çocuk Beslenmesi sayfa 60 Etkinlik 6

       Ben FAS’lı bir çocuğun annesiyim. Doğumdan sonra bebeğimin FAS’lı olduğunu öğrendiğimde ne yapacağımı şaşırdım. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Alkol kullanmaya 14 yaşında annem öldüğünde başladım. Arkadaşlarıma uymuştum. Bana içki içersem acılarımdan kurtulacağımı söylemişlerdi. Babamın alkol kullandığımdan haberi yoktu. Artık her başım sıkıştığında alkol kullanarak acılarımı hafifletiyordum. Günün birinde kendim gibi alkolik birisi ile evlenme kararı aldım. Babam evlenmeme karşı çıktı. Ben de evden kaçarak evlendim. Babam bunu duyunca kalp krizi geçirerek öldü. Ben yine alkole başvurmuştum. Kocam çok alkol kullandığım için beni terk etti. Üstüne bir de hamile olduğumu öğrendim. Yine içki içtim.  Artık kimsem yoktu. Param da yoktu. Elime geçen 3-5 kuruşla da içki alırdım. Böyle olacağını bilseydim hiç başlamazdım. Çok pişmanım.